Hastalık ve musibetlerle ilgili hadisler
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurmuştur: "Mü'min kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık bir üzüntü hatta bir ufak tasa isabet edecek olsa, Allah onun sebebiyle mü'minin günahından bir kısmını mağfiret buyurur." Buhari, Marda 1; Müslim, Birr 52, (2573); Tirmizi, Cenaiz 1, (966).
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, Ümmü's-Saib radıyallahu anhâ'nın yanına girdi ve: "Niye zangırdıyorsun, neyin var?" dedi. Kadın: "Humma (sıtma)! Allah belasını versin!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da: "Sakın hummaya sövme! Çünkü o, insanların hatalarını temizlemektedir, tıpkı körüğün demirdeki pislikleri temizlediği gibi!" buyurdular."
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir hummalıyı ziyaret etmişti. Hastaya: "Müjde! Zira Allah Teâla hazretleri diyor ki: "Humma benim ateşimdir, ben onu mü'min kuluma musallat ederim, ta ki, ateşten tadacağı nasibi(ni dünyada tadmış) olsun."
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah bir kuluna hayır murad ettimi onun cezasını tacil edip dünyada verir; bir kulu hakkında da kötülük murad ettimi onun günahlarını tutar, Kıyamet günü cezasını verir." Tirmizi, Zühd 57.
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Mükâfaatın büyüklüğü belânın büyüklüğü ile (orantılıdır). Allah bir cemaati sevdi mi onları musebete müptela eder. Kim bundan razı olursa Allah da ondan razı olur, kim de razı olmazsa Allah da ondan razı olmaz." Tirmizi, Zühd 57, (2398).
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kıyamet günü, afiyet ehli kimseler, bela ehline sevapları verilince, dünyada iken derilerinin makaslarla kazınmış olmasını temenni edecekler." Tirmizi, Zühd 59, (2404).
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Mü'min erkek ve kadının nefsinde, çocuğunda, malında bela eksik olmaz. Tâ ki hatasız olarak Allah'a kavuşsun." Muvatta, Cenaiz 40, (1, 236); Tirmizi, Zühd 57, (2401)
Bela kulun peşini bırakmaz. Tâ o kul, hatasız olarak yeryüzünde yürüyünceye kadar." Tirmizi, Zühd 57, (2400).
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri ferman etti: "İzzetim ve celalim hakkı için, mağfiret etmek istediğim hiç kimseyi, bedenine bir hastalık, rızkına bir darlık vererek boynundaki günahlarından temizlemeden dünyadan çıkarmayacağım." Rezin tahric etmiştir.
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bir kul, salih amel işlerken araya bir hastalık veya sefer girerek ameline mani olsa, Allah ona sıhhati yerinde ve mukim iken yapmakta olduğu salih amelin sevabını aynen yazar." Buhari, Cihad 134; Ebu Davud, Cenaiz 2, (3091).
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim Allah'a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever. Kim Allah'a kavuşmaktan hoşlanmazsa Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz!"
Hz. Aişe radıyallahu anha: "Biz ölmekten hoşlanmayız" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Kasdımız bu değil. Lâkin, mü'mine ölüm gelince, Allah'ın rızası ve ikramıyla müjdelenir. Ona, önünde (ölümden sonra kendisini bekleyen) şeyden daha sevgili birşey yoktur. Böylece O, Allah'a kavuşmayı sever, Allah da ona kavuşmayı sever. Kâfir ise, ölüm kendisine gelince Allah'ın azabı ve cezasıyla müjdelenir. Bu sebeple ona önünde (kendini bekleyenlerden) daha menfur bir şey yoktur. Bu sebeple Allah'a kavuşmaktan hoşlanmaz, Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz." Buhari, Rikak 41; Müslim, Zikr 14, (2683); Tirmizi, Cenaiz 67, (1066); Nesai, Cenaiz 10, (4, 10).
1- Bunlardan birisi işlediğimiz günahlar sebebiyledir İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Belaların gelmesine sebep günah işlemektir Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Size gelen musibet, işlediğiniz [günahlar> yüzündendir) [Şura 30> (Sana gelen kötülük, kendindendir, [günahların yüzündendir>) [Nisa 79> (Bir millet, kendini bozmadıkça, Allah onların hallerini değiştirmez) [Rad 11>
2- Bela, hastalık ve musibetler, günahların kefareti [affolması> için gelir Dünyada musibetlere maruz kalıp da güzelce sabreden kimse, ahirete günahsız gider Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Her musibet, affedilecek bir günah için gelir) [Ebu Nuaym> (Mümine gelen her sıkıntı, günahlarına kefaret olur) [Buhari> (Müminin günahları affoluncaya kadar bela ve hastalık gelir) [Hakim> İnsan kendisine gelen beladan hoşlanmaz Halbuki günahları affolacak ve güzel sabrederse ahirette büyük nimetlere kavuşacaktırKur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki: (Hoşlanmadığınız bir şey, belki de sizin için hayırlıdır) [Bekara 216>
Demek ki belanın en şiddetlisi, Allahü teâlânın çok sevdiği kimselere geliyor Belalara sabır, sıddıkların derecesidir Peygamber efendimiz, kendisine gelecek musibetlere karşı dayanma gücü vermesi için Allahü teâlâya dua ederdi
“Mü’min kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık bir üzüntü hatta bir ufak tasa isabet edecek olsa, Allah onun sebebiyle mü’minin günahından bir kısmını mağfiret buyurur.”
“Allah bir kuluna hayır murad ettimi onun cezasını tacil edip dünyada verir; bir kulu hakkında da kötülük murad ettimi onun günahlarını tutar, Kıyamet günü cezasını verir.” Tirmizi, Zühd 57, (2398).
“Ateşin altın ve gümüşün paslarını giderdiği gibi bîr müslümanın hastalığı da onun günahlarını giderir "
“İnsanların en çok musibete uğrayanları evvela peygamberlerdir, sonra derecelerine göre (veliler ve salihler) gelir. Kişi dinine göre bela ve imtihanlara maruz kalır. Eğer dine bağlılığı varsa, belası daha da artar. Fakat dininde gevşek yaşıyorsa ona göre musibetlerle karşılaşır. Kişiye belalar gelir gelir de artık onun üzerinde hiçbir günah kalmaz.”
"Bir kul kendisi için (cennette) hazırlanmış olan makama ameliyle erişemeyecekse, Allah onun bedenine veya malına veya çoluk çocuğuna bir bela verir de bu belaya sabrı sebebiyle o makama eriştirilir."
Bela, hastalık ve musibetler, günahların kefareti (affolması) için gelir.
Allah Tebareke ve Teala buyurur: "Kullarimdan birine, bedeninde veya evladinda veya malinda bir musibet tevcih ettigimde, o da onu sabri cemille karsiladiginda, kiyamet gunu haya ederim, onun icin ne defter acarim, ne de mizan dikerim."
Eger beni seviyorsan, belaya sabira hazirlan. Yemin ederim ki, Beni sevene bela, tepeden dereye gelen sudan hizli gelir. Yarabbi Beni sevene iffet nasip et. Rizki kafi miktarda olsun. Sevmeyenin mali da evladi da cok olsun.
Kiyamet gunu oldugunda, belaya muptela olan kimseler getirilir. Lakin onlar icin divan acilmaz, mizan kurulmaz ve siratta konulmaz. Onlarin uzerine ecir dokulur de dokulur. (Baska bir rivayette soyle eklenmektedir: Allah'in bu insanlara olan rahmetini goren diger inananlar "keske bizim etlerimizi de paramparca etselerdi de bizler de bu rahmete mazhar olsaydik" )
ALLAH c.c şöyle der; “Ey Ademoğlu ilk şok sırasında (belanın ilk geldiği anda) sabreder, buna Benim mükafat vereceğimi ümid edersen Ben cennet dışında bir sevaba razı olmayacağım.” (İ. Mace) Yani kulum bela geldiğinde sabredersen seni cennete koyacağım der ALLAH c.c
“Yüce ALLAH c.c bir kulunu severse o kulun yalvarmasını işitmek için kendisini belaya uğratır.”(R.El Hadis)
“Belalar kula Cenab-ı Hakk’ ın kapısını çalmayı öğretirler.”
Kendilerine bir musîbet isabet ettiği zaman derler ki: innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn “Biz muhakkak ki Allah c.c içiniz (O´na c.c ulaşmak ve teslim olmak için yaratıldık) ve muhakkak O´na c.c döneceğiz (ulaşacağız).” Sizden biriniz her seyde "inna lillahi ve inna ileyhi raciun" (biz Allah iciniz ve biz Ona donecegiz) desin. Hatta nalinin tasmasi kopsa da zira o da bir musibettir.(Hadis)
“Bir muslumana bir musibet isabet eder de o da mahzun olur ve: inna lillahi ve inna ileyhi raciun derse Allah c.c meleklere soyle buyurur: ben onun yuregini sizlattim, o sabirla karsiladi ve sevap umdu, onun sevabini cennet kilin. Ve o kimse musibeti hatirlayip o sozu her defasinda tekrar ederse Allah da ona sevabini yeniler.”hadis.
“Bir musibete uğrayan kimse daha sonra o musibeti hatırlayarak “innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn”derse o musibetin vakti çoktan geçmiş olsa bile ALLAH c.c bu sözü sebebiyle ona ilk günün sevbını aynen verir” (i.Mace)
“ALLAH C.C. kime hayır dilerse ona musibet verir" Hadis´i Şerif / Buhari
"Kimin iki kızını veya iki gözünü alırsam onun mükafatı ebedi cennetimde kalmak ve Benim Cemalime bakmaktır." Taberani
ALLAH´u Teâlâ Musa AS´a şöyle vahyetti "Bir kulumu sevdiğim vakit ona sadakatini görmek için dağların bile dayanamayacağı belalar veririm. Şayet sabrederse onu Kendime veli ve dost edinirim. Şayet acziyet gösterir feryad ederse onu perişan ederim" buyurmuştur.
"ALLAH´u Teâlâ bir kuluna iyiliği murad edip onu safileştirmeyi dilediği vakit onun üzerine alabildiğine belayı yağdırır. O kimse ALLAH´a C.C. dua ettiği vakit Melekler "Bu bilinen bir sestir" ikinci defa dua edip "Ya Rab" dediği vakit ALLAH C.C. "Söyle kulum istediğini yapmaya hazırım; Ya istediğini veririm yahut senden şimdi iyiliği kaldırır Kıyamette daha iyisini veririm." Kıyamet günü olduğu vakit namaz kılan oruç tutan sadaka verip hacceden amel sahipleri gelir sevapları tartılıp bol bol mükafatları verilir. Sonra dünyada felaket ve musibetlerle mübtela olanlar gelir onlar için mizan kurulmaz defter açılmaz. Dünyada üzerlerine musibetler yağdırıldığı gibi bu defa üzerlerine bol mükafatlar yağdırılır. Hatta dünyada bir bela ile mübtela olmayanlar keşke bizimde vücutlarımız makaslarla biçilseydi de bugün bunların aldıkları sevabı alsaydık" derler. İşte bu ALLAH´u Teâlâ´nın "Sabredenlere ecirleri hesabsız ödenecektir" buyurduğunun anlamıdır." Hadis´i Şerif / İbn Ebi´d Dünya
"ALLAH´u Teâlâ bir kuluna hayır murad ettiği vakit onun günahının cezasını acele ile dünyada kendisine çektirir." Hadis´i Şerif / Ahmed İbn´i Hanbel Taberani
"Kıyamet günü yeryüzünün en çok şükredeni ALLAH´ın C.C. huzuruna getirilir. ALLAH´u Teâlâ ona şükrünün mükafatını verir. Sonra ençok sabredeni getirilir ve ona "Şu şükredenin mükafatı gibi mükafata razımısın?" denir. Adam "Razıyım" der. ALLAH´u Teâlâ "Asla ona nimet verdim şükretti sana bela verdim sabrettin. Sana kat kat fazla mükafat veririm" " buyurur. Hadis´i Şerif
“İbadet iki kısımdır birinci bölümü herkesin bildiği namaz, oruç gibi ibadetlerdir.İkincisi ise bela, musibet ve hastalıklara sabretmektir.(Bediüzzaman)
“Kişinin faydasız şeylerle uğraşması ALLAH ‘ın c.c ondan yüz çevirmiş olmasının alametidir.”
“Kötülük işlemeye devam ettiğin halde Allah ‘ın c.c bağışlarının kesilmesi seni korkutmalıdır.Çünkü bu senin için yavaş yavaş helake yaklaşmaktır.(Biz onları bilmedikleri yerden yavaş yavaş azaba yaklaştıracağız) Kalem 44.ayet” (İ.Ataullah iskenderi)
“Sabret, zira sabırla güçlük kalkar. Sabır, ferahlığın anahtarıdır.” (Mesnevî, III: 1848)
(Allah c.c sabredenleri sever.) [Al-i İmran 146]
(En üstün ibadet sıkıntıya sabretmektir.) [Tirmizi]
(İbadetin başı sabırdır.) [Hakim]
(İmanın yarısı sabır, diğer yarısı ise şükürdür.) [Beyheki]
(Derdini açıklayan sabretmiş olmaz.) [İ.Maverdi]
(Uğradığı belayı gizleyenin günahları affolur.) [Taberani]
(Sıkıntılı iken on defa "Hasbiyallahü la ilahe illahü, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül-arşil- azim" okuyanın Allahü teâlâ sıkıntısını giderir.) [Şir’a]
(Malı gitmeyen, parası bitmeyen ve hasta olmayanda hayır yoktur. Çünkü Allahü teâlânın sevdiği kul, belaya maruz kalır.) [E.Davud]
Peygamberimiz aleyhisselatü vesselam buyurdu ki; “Eğer Beni seviyosanız fakirliğe hazır olun.eğer ALLAH ‘ı c.c seviyosanız BELAYA hazır olun.”
Demek ki, "zorlukla beraber bir kolaylık vardır". "Evet, zorlukla beraber bir kolaylık var".(İnşirah 5-6)
13- “Gücünüzün yettiği ibadeti yapın. Zira siz usanmadıkça Allah usanmaz.” [Buhârî Teheccüd 3/31; Müslim Müsafirin, 785]